Needclinic Kurucusu Hasan Uğur Güneş ile Zaman Güven ve Başarı Üzerine
Hasan Uğur Güneş, Belçika merkezli bir sağlık turizmi girişimcisi ve NeedClinic’in kurucusu. On yılı aşkın süredir saç ekimi ve uluslararası hasta danışmanlığı alanında çalışıyor. Tıbbi uzmanlık ile insan hikâyeleri arasında bir köprü kurmayı başarmış biri. Bu röportajda zaman, güven, yaratıcılık ve başarı hakkındaki düşüncelerini bizimle paylaşıyor.
Kendi yolculuğunuzu anlatmanız gerekse en çok neye vurgu yapardınız?
Benim için her şey zaman etrafında dönüyor. Zamanı en değerli sermaye olarak görüyorum. Para kaybedebilirsiniz, işinizi kaybedebilirsiniz, hatta hayatınızdaki insanları da… Ama zaman geri gelmiyor. O yüzden benim için zaman yolculuğun, emeğin ve geleceğin sembolü.
Girişimcilik yolculuğunuzda sizi en çok motive eden şey nedir?
Güven. Sağlık turizminde fark ettim ki, insanlar bana sadece saçlarını ya da dişlerini değil; umutlarını emanet ediyor. İşte bu anlayış beni NeedClinic’i kurmaya yöneltti. Benim için iş sayılardan ibaret değil; insanların hayatında bıraktığınız izdir.
Hem sağlık, hem müzik, hem de seyahatle ilgileniyorsunuz. Bunları nasıl dengeliyorsunuz?
Ben onları ayrı görmüyorum. Sağlık beni ayakta tutuyor ve istikrar sağlıyor. Ama duygularımı ifade etmenin bir yoluna her zaman ihtiyaç duydum. Üniversitede tiyatroydu, sonra müzik ve yazı oldu. Şimdi bir hikâye üzerinde çalışıyorum. Yaratıcılık beni hayatta tutuyor. Para ya da onay için değil, hissettiklerimi içten bir şekilde ortaya koymak için. Müzik ruhumu besliyor, seyahat kültürlerle bağ kurmamı sağlıyor, manevi keşifler ise bunlara anlam katıyor. Denge, samimiyet ve inançla geliyor.
İnançtan kastınız nedir?
Benim için inanç, samimiyettir. Ne yaparsanız yapın, ne hissetmek isterseniz isteyin, onu kalbinizden dürüstçe geçirmeniz gerekiyor. Kalbiniz onunla titreşim bulmadıkça hiçbir şeyin kalıcılığı yok.
Size çok değerli bir saat hediye edilse, bu sizin için ne ifade ederdi?
Ben buna fiyatıyla bakmam. Saatlere bakışım farklı. Çoğu insan onları statü sembolü olarak görüyor ama benim için saat, hikâyesiyle değerli. İlk saatim, beş yaşındayken dedemin bana aldığı siyah bir Casio’ydu. Şimdi taktığım saat ise aslında bir zamanlar babama almak istediğim bir model. Yani saatler bana zenginliği değil, anıları ve bağları hatırlatıyor.