IMF, “Global Ekonomik Görünüm Raporu” yayımlarken; Türkiye’nin 2024 ve 2025 yılları için büyüme beklentilerinde değişikliğe gitmedi.
Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) ilkbahar dönemi “Global Ekonomik Görünüm Raporu” yayımlandı. Rapora göre, önceki raporunda Türkiye için büyüme beklentisini 2024 yılı için yüzde 3,1, 2025 yılı için yüzde 3,2 olarak belirleyen IMF, bu raporunda da aynı tahminini sürdürdü.
Açıklamada, parasal sıkılaştırmanın sona ermesi ve tüketimin toparlanmaya başlamasıyla birlikte 2024’ün ikinci yarısında ekonomik aktivitenin güçlenmesinin beklendiğine işaret edildi.
Raporda, 2024 yılı ortalama tüketici fiyatları beklentisi yüzde 58,0’den yüzde 59,5’e çıkarılırken, gelecek yıl için beklenti yüzde 38,4 seviyesinde oluştu.
IMF, cari işlemler açığının GSYH’ye oranını bu yıl için yüzde -2,9’dan yüzde -2,8’e revize ederken, gelecek yıl beklentisini yüzde -2,2 olarak belirledi.
IMF, önümüzdeki iki yıl işsizlik oranının yüzde 9,6 seviyesinde olacağı öngörüsünde bulundu.
KÜRESEL EKONOMİDE BÜYÜME BEKLENEDEN İYİMSER
2022-2023 yıllarında küresel çapta yaşanan dezenflasyon sürecinde, ekonomik faaliyetlerin dikkate değer bir direnç sergilediğini belirten IMF, “Küresel enflasyonun 2022 ortalarındaki zirvesinden düşüşe geçmesine rağmen, ekonomik büyüme istikrarlı bir şekilde devam ederek stagflasyon ve küresel durgunluk endişelerine meydan okudu” dedi.
Bu direncin, istihdam ve gelirlerdeki büyümenin yanı sıra beklenenden fazla kamu harcaması ve hanehalkı tüketimi gibi destekleyici talep gelişmelerine dayandığına işaret eden IMF, özellikle işgücüne katılımdaki beklenmedik artışın, arz tarafındaki genişlemeyi yansıtarak bu istikrarlı büyümeye katkı sağladığını vurguladı. IMF ayrıca, pandemi sırasında biriken önemli tasarrufların kullanılması gibi faktörleri de ekonomik direncin arkasındaki sebepler arasında saydı.
IMF bugün yayınladığı Dünya Ekonomik Görünüm raporunda, 2023’te yüzde 3,2 olarak tahmin edilen küresel büyümenin 2024 ve 2025’te de aynı hızda devam etmesinin beklendiğini ortaya koydu. 2024 tahmini, Ocak 2024 Dünya Ekonomik Görünüm (WEO) Güncellemesi’ne görde 0,1 puan, Ekim 2023 WEO’ya göre ise 0,3 puan yukarı yönlü revize edildi.
ABD ekonomisi için 2024 tahminini 0,5 puan artırarak yüzde 2,7’ye çıkaran IMF, 2025 büyüme tahminini yüzde 0,2 puan artırarakyüzde 1,8 olarak korudu.
AB için 2024 büyüme tahminini Ocak ayındaki revizyona göre 0,1 puan düşürerek yüzde 0,8’e indiren IMF, 2025 büyüme tahminini de yüzde 1,7’ye çekti.
IMF, gelişmekte olan piyasalar için 2024 büyüme tanminini yüzde 4,1’den 4,2’ye çıkaran IMF, 2025 için ise yüzde 4,1 olarak korudu. Çin için 2024 ve 2025 büyüme tahminlerini yüzde 4,6 ve 4,1 olarak sürdürdü.
Ancak IMF, büyüme hızının, hala yüksek olan borçlanma maliyetleri ve mali desteğin geri çekilmesi gibi yakın vadeli faktörlerin yanı sıra COVID-19 salgını ve Rusya’nın Ukrayna’yı işgali gibi uzun vadeli etkilerden dolayı tarihsel standartlara göre düşük seyretmekte olduğunu da vurguladı.
“Küresel manşet enflasyonun 2023’te yıllık ortalama yüzde 6,8’den 2024’te yüzde 5,9’a ve 2025’te yüzde 4,5’e düşmesi bekleniyor” ifadelerini kullanan IMF, “Gelişmiş ekonomilerin enflasyon hedeflerine daha erken dönmesi öngörülüyor. Ancak, bu iyimser görünüme rağmen, orta ve düşük gelirli ülkelerde yaşam standartlarına doğru yakınsama hızının yavaşladığı ve küresel ekonomik eşitsizliklerin devam ettiği belirtiliyor” dedi.
Küresel ekonomiye yönelik risklerin şu anda genel olarak dengeli göründüğünü belirten IMF, Ukrayna’daki savaş ve Gazze ile İsrail arasındaki çatışmalar gibi jeopolitik gerilimlerden kaynaklanan yeni fiyat artışlarının, işgücü piyasalarının hala sıkı olduğu bölgelerde çekirdek enflasyonla birlikte faiz oranı beklentilerini artırabileceğini ve varlık fiyatlarını düşürebileceğini ifade etti. IMF ayrıca, büyük ekonomiler arasındaki dezenflasyon hızlarındaki farklılığın finansal sektörleri baskı altına alabileceğini vurguladı.
Merkez bankaları için yakın vadeli önceliğin, enflasyonun sorunsuz bir şekilde düşmesini sağlamak olması gerektiğini anlatan IMF, “Ancak, merkez bankalarının daha az kısıtlayıcı bir duruş sergilerken, orta vadeli mali konsolidasyonun uygulanmasına yeniden odaklanılması gerekmektedir” ifadelerini kullandı.
Küresel ekonomideki bu karmaşık manzaranın, farklı ülkelerin özel politika yanıtlarını gerektirdiğini belirten IMF, “Arz artırıcı reformların yoğunlaştırılması, ekonomilerin büyümeyi artırmasına ve daha yüksek gelir seviyelerine doğru yaklaşmasına olanak tanıyabilir” dedi.
Bu süreçte, çok taraflı işbirliğine ihtiyaç duyulmakta olduklarını anlatan IMF, “Jeoekonomik parçalanma ve iklim değişikliğinin maliyet ve risklerinin sınırlanması, yeşil enerjiye geçişin hızlandırılması ve borçların yeniden yapılandırılmasının kolaylaştırılması için” diye konuştu.
UNCTAD, TÜRKİYE İÇİN BÜYÜME TAHMİNİNİ YÜKSELTTİ
UNCTAD, nisan ayına ilişkin küresel ticaret ve kalkınmanın gidişatına yönelik raporunu yayımladı.
Raporda, UNCTAD’ın, 2024 için küresel büyüme tahminini 0,1 puan artırarak yüzde 2,6’ya çıkardığı bildirildi.
Türkiye’ye ilişkin 2024 büyüme tahmininin yüzde 2,9’dan yüzde 3,5’e çıkarıldığı aktarılan raporda, ülkenin 2023’de yüzde 4,5 büyüdüğü hatırlatıldı.
UNCTAD raporunda, 2024’teki düşük ekonomik büyüme ve ticaret kesintilerinin ekonomik kalkınmayı etkileyeceği uyarısında bulunuldu.
Azalan yatırımlar ve durgun küresel ticaret dinamiklerine atıfla 2024’te ekonomik büyümenin daha da yavaşlayacağına dikkatin çekildiği raporda, faiz oranlarının düşürülmesi ihtimalinin hükümetler ve şirketler için mali görünümü iyileştirebileceği belirtildi.
Para politikasının tek başına tüm acil küresel zorlukları çözemeyeceği vurgulanan raporda, kamu borçları, giderek artan eşitsizlikler ve iklim değişikliğiyle bağlantılı devam eden krizlere işaret edildi.
UNCTAD raporunda, mali sürdürülebilirliğin sağlanması, istihdam oluşturulması ve gelir dağılımının iyileştirilmesi için mali, parasal, talep yönlü ve yatırımı artırıcı tedbirlerden oluşan dengeli bir politika karışımı ile birlikte çok taraflı ortak eylem ihtiyacı olduğuna vurgu yapıldı.
Çoğu gelişmiş ekonomide merkez bankalarının enflasyonla mücadele etmek için 2022’nin başından bu yana faiz oranlarını agresif bir şekilde artırdığı hatırlatılan raporda, “Ancak bu yaklaşım, Kovid-19 salgınıyla bağlantılı tedarik zinciri sıkıntılarını ve daha yüksek fiyatlara ve kârlara yol açan artan pazar hakimiyetini tam olarak dikkate almadı. 2023’te istikrarlı istihdama rağmen enflasyonun düşmesi, daha önceki enflasyona sadece talebin değil arzla ilgili sorunların da katkıda bulunduğunu göstermektedir.” denildi.